Bugün uzun
zamandır aklımda olan bir kıyaslamayı yaptım. Bilindiği gibi son zamanlarda
kuru dinlendirme (dry aged steak) etler fazlaca hayatımıza girdi. Özel
dolaplarda 20, 30 ya da 40 gün gibi bir süreçte etler dinlendirilmekte ve etlere aroma
kazandırmaya çalışılmaktadır. Diğer yandan ıslak dinlendirme mevcut olup o da
vakumlu poşetlerde dolapta dinlendirilerek yapılmaktadır.
Bugün 30 gün
dinlendirilmiş bir dana pirzola (antrikot) ile vakumsuz halde dolapta iyi
dinlenmiş antrikotu aynı koşullarda pişirip servis ettim. İki tip et arasındaki temel farkları ve lezzet yorumlarımı bu yazımda sizlerle paylaşacağım.
İyi bir kıyaslama
için bazı fiziksel özelliklere dikkat ederek antrikot parçalarını seçtim. 3 cm
kalınlığında kuru dinlendirilmiş bir parça ile aynı kalınlıkta, kesiminden sonra
en az 4-5 gün dinlendirilmiş bir antrikot parçası aldım. Bilmeyenler için dana
pirzola ile antrikotun aynı et olduğunu hatırlatalım. Tek farklı dana
pirzolanın kemikli olması. Aşağıdaki
resimde soldaki parça kasaptan aldığım, sağdaki parça ise kuru dinlendirilmiş
antrikot parçasıdır.
Öncelikle etlerin çiğ hallerinin ne gibi farklılıkları olduğu ile başlayalım. Kuru
dinlendirilmiş et daha koyu bir hal alır. Et kesitindeki kılcal yağlar birbiri
içine doğru yayılmaya başlar ve keskin hatları kaybolur. Etlere parmak ile
basıldığında, kuru dinlendirilmiş et daha sert ve kalıp gibi hissiyatı verir ve
parmak izi çukur yapacak şekilde kalır. Diğerinde ise parmak çukuru bir miktar
geri toplanır. Hiç dinlendirilmemiş bir et parçasına basarsanız parmak çukuru
oluşmayacaktır.
Aynı kalınlıkta olan bu etlere aynı ön işlem uygulayarak ince bir tabaka ayçiçek
yağı sürüp iki yüzüne de tuz ve karabiber serptim. Önceden ısıtılmış
döküm tavaya etleri aynı anda koydum. Etleri koyduktan sonra iki parçayı da eş zamanlı
olarak çevirdim ve aynı süre piştiler.
Etleri orta pişmiş ayarda pişirmeye çalıştım ve tavadan aldıktan sonra alüminyum
folyoya sarıp eşit süre dinlendirdim.
Antrikotların pişmiş hallerinde bazı farklılıklar tespit ettim. Sizlerin de
resimden net bir şekilde görebileceğiniz gibi kuru dinlendirilmiş etin
üzerindeki ızgara izleri daha belirgin ve daha estetik duruyor. Bunun nedeninin
kuru dinlendirme sonucunda etin yağ ve et yapısının kalıp gibi olması ve
dinlendirme sonucu etin ve yağın birbirini tutması olduğunu düşünüyorum. Başka
bir fark ise aynı süre pişmiş etlerden ıslak dinlendirilmiş olan daha yumuşak
halde kalmıştı. Bunu elimle hissettiğimde ıslak dinlendirilmiş parçanın orta az
pişmiş olduğunu ya da kuru dinlendirilmiş olanın orta üzeri pişmiş olduğu hissine kapıldım. Ancak etleri kestiğimde renk açısından durum tam tersi çıktı.
.
Öndeki parça kuru dinlendirilmiş parça. Diğerinden daha koyu pembe olarak
çıktı. Aslında ikisi de orta pişmiş kıvamdaydı ancak biri daha kırmızı görünüyordu.
Eti dinlendirme aşamasında da bariz görülebilecek bir fark oluştu. Islak
dinlenmiş et dinlenme aşamasında diğerine kıyasla çok daha fazla su bırakmıştı alüminyum
folyo içine. Bu da ıslak dinlenmiş etin daha sulu bir yapıda olduğunun
gösteriyordu.
Etin üzerine yapılan bir takım işlemlerin tek amacı etin lezzetini
arttırmaktır. Bu anlamada en önemli kıyaslama lezzet kıyaslaması. Tabi farklı
damak tatları farklı yorumlar yapabilir ama ben kendi zevkime göre
kıyaslıyorum. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki kuru dinlendirme et daha içi
pembe gibi durmakla birlikte çok sulu yapıda olmuyor. Bunun nedeni zaten dinlendirme
aşamasında etin içindeki suyun önemli miktarını kaybediyor. Bu yüzden eti ilk
kestiğimizde ıslak dinlenmiş etin çok daha sulu olduğu görülüyor. Kuru dinlendirme
et ise biraz daha fazla etin aromasını hissettirebiliyor. Ancak çok büyük bir
uçurum olduğu söylenemez. Toparlamak gerekirse ıslak olarak iyi dinlendirilmiş
eti tercih ettiğimi söyleyebilirim. Çünkü etin fazlaca sulu olması benim damak
tadıma göre daha güzel geliyor.
Bugün kuru dinlendirilmiş et ile kasaptan aldığınız ıslak olarak iyi
dinlendirilmiş et arasındaki farkları ve tecrübelerimi elimden geldiği kadarıyla
aktarmak istedim. Farklı görüşler olabilir ama bu biraz damak tadı ile alakalı.
İleriki çalışmalarımda fikrim değişir mi bilmiyorum. Hep birlikte göreceğiz:)
Paylaşımınız için teşekkürler, ben de aynı fikirdeyim, zira etin aromasını veren büyük ölçüde içerisindeki gözeneklerine hapsolmuş suyudur. Bunu da normal bir pilav ile etsuyu ile yapılmış pilavdan bile rahatlıkla anlayabiliriz.
YanıtlaSilTakibiniz ve ilginiz için ben teşekkür ederim. Sizin tespitiniz de gayet yerinde. Etin içindeki suyu, tüm et aromasını ve yağları toparlayarak sulu bir şekilde bizlere sunuyor olarak düşünülebilir. :)
SilEllerinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş. Benim merak ettiğim bir şey var, evde ıslak dinlendirme yapabilir miyim ? eğer cevabınız evet ise bunu nasıl yapabilirim :)
YanıtlaSilŞimdiden yardımlarınız için teşekkürler.